ÖLENLER ÖLÜR, KALAN SAĞLAR NE OLUR ? “Artık havalar iyice soğudu. Kuş sesleri duyulmaz oldu. Şimdi yalnızca, annesini ya da babasını, kardeşini yitiren çocukların ağlamaları duyulabiliyor. Bizler, bir ülkesi ve umudu olmayan çocuklarız. Savaşta şarkı dinleyemiyoruz. Sevgi edinemiyoruz.” ( Dunja ) Bu sözler orta doğu savaşını yaşayan binlerce çocuktan yalnızca birine ait. Son on beş yılda beş milyon çocuk ya ölmüş ya da sakatlanmıştır. Çoğu da yetim kalmıştır. Şiddetle iç içe olan çocuklar şiddeti kanıksamakta, bir yaşam biçimi haline dönüştürmektedirler. Küreselleşmenin etkisiyle devletin rolünün yeniden tanımlanması, sanayileşmiş ülkelerdeki refah sisteminin krizi nedeniyle duyarlı gruplar arasında şiddet çatışmalarının artmasına yol açmıştır. Geçtiğimiz yüz yılda tüm dünyada silahlı çatışmalar ve insan hakları ihlalleri bir epidemi (salgın) halini alarak sağlığı ve insanlığı tehdit etmeye devam etmiştir. Emperyalist ülkeler tüm dünyaya hâkim olayım derken ya dağılmış, ya da kendi ülkelerindeki adaletsizliği, sorunları yok sayarak; Başka devletlere, halklara barış, demokrasi ve dostluk ile silahla silahsızlanmayı getirmeye çalışmışlar. Böylece işgale, yağmaya kılıf bulmuşlardır. Uzun süredir gündemde Suriye, Mısır ve Irak var. Söz ediliyor olmaları oralarda insanlık suçu işlenmesindendir. Buraların adına bakıp gerçekten ırak sanmayın tümüyle din, kan ve sınır bağımız bulunmaktadır. Ortadoğu’nun güvenliği, barışı ekonomik, siyasi ve güvenlik açısından Türkiye Cumhuriyeti ve bölgemiz için çok önemlidir. Sanki korku filimi seyreder gibi televizyonun karşısında uzanıp çayımızı yudumlayarak, askerlerin, kadınların, çocukların, yaşlı ve güçsüzlerin ölümünü, silah denemelerini seyrediyoruz. İçimiz acısa, yüreğimiz parçalansa da tepkimizi koyamıyoruz. Bu filmi daha önce İran, Irak - Kuveyt, Irak – Filistin, İsrail - Afganistan, Pakistan ve Balkanlarda izlettirdiler. Onun için artık işkenceleri, savaşları dizi gibi ailece izliyoruz. Zaten bizim televizyonlarımızdaki dizilerde de insan öldürmeyince, testere ile kalıbına uygun birkaç kalas çıkaranlar, beton kalıp içine gömenler, domuz bağı yapanlar olmayınca izlenme rekorları kırılmamaktadır. Bundan mıdır bilinmez yaşamak için öldürmeye, yok etmeye ve sindirilmeye alıştırıldık. Savaş insanlık tarihinin her döneminde olmuştur. Bundan da hep tüccarlar karlı çıkmıştır. Öğleyse savaş kar, zarar ve çıkar ilişkisidir. Nedeni paradır, hükmetmedir. Savaş sınırlarımızda sürerken oradaki terör odaklarının veya güçlerin elinden kurtulanlar ülkemize sığınmaktadır. Sayıları milyonlarla ifade edilen bu insanlar ekonomimize, ülke güvenliğimize, toplum ahlak ve kültürümüzde onarımı mümkün olmayan yaralar açmaktadır. Yurtta barış, dünyada barış politikasıyla bu sorunlar taraf olmadan çözülmelidir. Doksanlı yıllardan beridir, özellikle orta doğuda yaşanan olaylar o bölgenin ekonomik, kültürel, siyasi yaşamını yok ediyor. İnsanların yaşamlarını kolaylaştırmak için araştırmaya, okumaya ihtiyaçları vardır. Kısaca eğitim-öğretime bilime ihtiyaç vardır. Bu kan gölünde çocukların elinde silah okul yerine savaşa gitmeleri, diyelim ki kazandılar o ülke için ne getirir. Eğitim almadan bilim adına araştırma yapmadan nasıl yaşayabilirsiniz. İşte beni, ürettiğini insanlık için değil de silah, için harcatan, onun yarınını çocuklarının, ülkesinin ve her türlü geleceğini ipotek altına alınması düşündürüyor. Böyle olunca da ülkeyi yönetmek için gerekli yetişmiş eleman bulamazsınız. Başkalarının yetiştirdikleriyle yetinmek zorunda kalırsınız. Tarih ve kültür hazineleri yağmalanıyor. Dini mabetler, yuvalar yıkılıyor. Büyük bir İslam hazinesi yok ediliyor. Bunları kim onaracak? İşte bunun için ölenler öldü ya kalan sağlar ne yapacak? Ülkede yaşayan insanlar o kutsal topraklarda neyi paylaşamıyorlar. Öldürende ölende Allahu ekber diyerek Allah’ın adıyla cinayet işliyor. İlim ve bilim gelişmedikçe dinde öğrenilemiyor toprakları üzerinde insanları cahil bırakarak kolayca yönete biliyorsunuz. Yeter ki başlarına kendilerinin seçtiklerini sanan sizin yönlendireceğiniz yöneticiler getiriniz. Ürettikleri petrolle, turizm gelirleriyle gelişip iş sahası oluşturarak hakça paylaşan ülkeler bütünü oluşturamazlar mı? Yapamazlar çünkü her şeyi onların yerine mutlaka birileri yapıyordur. Onlarda parasıyla değil mi? Silah alıp birbirlerini vuruyorlar kime ne. Parası yettiği yere kadar alıyor. Yetmezse amcalarından borç alır faiziyle değil mi? Nasıl olsa borç yiğidin kamçısı. Soran, sorgulayan, düşünen, düşündüğünü söyleyebilen, eleştiren bireyleri bilimin ışığında yetiştirmedikçe, kalan sağlarda heder olup gidecektir.
|
1490 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |